Çocuklarımızla Koronavirüs Hakkında Nasıl Konuşmalıyız?

COVİD-19 olarak adlandırılan ve kısa sürede küresel bir salgına dönüşen virüs tüm dünyanın gündeminde. Hepimiz koronavirüs ile ilgili gelişmeleri kaygıyla takip ederken bir yandan da yarattığı olumsuz etkilerle mücadele etmeye çalışıyoruz. Virüs korkusu ve korunma çabası ev iş ve sosyal hayatımızı tümüyle değiştirmiş durumda. Bu değişimden etkilenenler arasında ne yazık ki çocuklar da var. Ebeveynlerin durumu ise daha zor. Kendi endişeleri ile boğuşurken çocuklarını sakinleştirmeye çalışıyor, cevabını kimsenin bilmediği sorulara yanıt vermeye çalışıyorlar. Peki bu süreci sağlıklı bir şekilde atlatabilmeleri için çocuklarla koronavirüs hakkında nasıl konuşmalı onlara karşı nasıl bir tutum içinde olmalıyız?

Haberleri birlikte izlemeyin!
Bu süreçte çocukların bilgiye nereden ve ne kadar ulaştığını kontrol etmek çok önemli. Özellikle okulöncesi olarak adlandırdığımız 2-6 yaş arası çocukların koronovirüsle ile ilgili bilgilere televizyon aracılığıyla ulaşması oldukça sakıncalı olabilir. Burada duyacakları ve anlam veremeyecekleri her bilginin çocuklar için bir endişe kaynağı haline gelmesi muhtemel. Ayrıca “Yeni vaka ne demek?”, “karantina ne demek?” “… ölmüş mü?” “sen de/ben de ölecek miyiz?” gibi genelden özele pek çok yeni soru üretmelerine neden olacaktır. Süreci hem çocuğunuz hem de sizin için daha zor bir hale getirmemek için haber bülteni, tartışma programı gibi yayınları çocuklarınızın izlemediğinden emin olun. “Doğru kanallardan, güvenilir bilgi” ilkesine sağdık kalın. Eğer çocuğunuz daha büyük yaşta ve sosyal medya kullanıyorsa bu ilkeyi ona da hatırlatın.

Endişe veren tutum ve söylemlerden mümkün olduğunca kaçının!
Okulöncesi dönemdeki çocuklar çevrelerindeki değişimleri yetişkini gözlemleyerek algılamaya çalışırlar. Dolayısıyla bu süreçte çocuklarınız koronovirüsün ne olduğunu, etrafta neler olup bittiğini sizin tepkilerinizi inceleyerek anlamaya çalışacaktır. Sözel ifadelerinizin yanı sıra sözel olmayan davranışlarınızın da çocuğunuz tarafından büyük bir dikkatle takip edildiğini unutmayın. Bu nedenle ev içinde endişe verici tutum ve söylemlerden mümkün olduğunca kaçınmaya çalışın.

Sakin ve soğukkanlı kalmaya özen gösterin!
Günümüzün büyük çoğunluğu koronavirüs ile ilgili gelişmeleri takip etmekle geçiyor. Edindiğimiz bilgiler ise çoğunlukla endişe verici. Zor bir süreçten geçtiğimiz bu günlerde kaygılı ve stresli olmamız son derece normal. Ancak çocuklarımız için sakin ve soğukkanlı kalmaya mecburuz. Korku ve endişelerinizi çocuğunuza hissettirmediğinizi düşünebilirsiniz. Ancak çocukların harika birer duygu okuyucu olduklarını aklınızdan çıkarmayın. Hissettiğiniz hemen her şey onlara ulaşmaktadır. Bu süreçte öncelikle sizin güvende hissetmeye ihtiyacınız var. Bu nedenle kişisel ihtiyaçlarınızı asla ertelemeyin. Fiziksel direncinize ve bağışıklığınıza özen gösterirken, mental olarak da rahatlamanızı sağlayacak çözümleri deneyin.

Bilgi verin
Çocuğunuzun çok küçük olduğunu ve bir açıklama yapmaya gerek olmadığını düşünebilirsiniz. Fakat bu düşünceniz doğru değil. Çocuğunuzun çevresel farkındalığı 24 aydan itibaren artmaya başlar ve etrafındaki değişiklikleri fark edebilir. Dolayısıyla bir parçası oldukları dünyadan bilgi almak onların da hakkı. Zaten şimdiye kadar koronavirüs ile ilgili bir şeyler mutlaka duymuşlardır. Öncelikle çocuğunuzun ne bildiğini, yaşına bağlı olarak durumun ne kadar farkında olduğunu anlamaya çalışın sonrasında ise yine yaşına uygun şekilde süreçle ilgili gerektiği kadar bilgi verin. Unutmayın bilginin kaynağı siz olursanız, sürecin kontrolünü de ele almış olursunuz. Aksi halde çocuğunuz kendisi anlamaya çalışacak ve sizi cevaplanması gereken bir sürü soruyla karşı karşıya getirecektir.

Sadece sorduğu kadarına cevap verin
Çocuklar size koronovirüs ile ilgili sorular sorabilir. Bu soruları anlayışla karşılamak ve yaşına uygun düzeyde cevap vermek önemli. Çocuğunuzun yaşı ne kadar küçükse vereceğiniz ayrıntılar o derece az olmalı. Mümkün olduğunca kısa cevapları tercih edin ve soru ne soruyorsa sadece ona cevap verin. Örneğin; dört yaşındaki çocuğunuz size virüsün ne olduğunu sorarsa, ona yalnızca “virüsün gözümüzle göremediğimiz minik mikroplar” olduğunu söylemeniz yeterli. Bu soruda virüsün bizi ciddi şekilde hasta ettiği, etrafta salgın olduğu, tüm dünyaya bulaştığı gibi detaylar eklemenize gerek yok. Unutmayın verdiğiniz her cevap bir merakı giderecek şekilde olmalı, yeni bir tanesini doğuracak şekilde değil!

Basit bir dil kullanın
Çocuğunuzla koronavirüs hakkında konuşurken kurduğunuz cümleler ve verdiğiniz ayrıntılar yaşı ile doğru orantıda olmalı. Eğer çocuğunuz okulöncesi dönemdeyse mümkün olduğunca yüzeysel, sade ve basit bir dil kullanın. Komplike cümleler yerine oyun gibi alternatif yöntemlere başvurun. Deneyimlediği örneklerden yararlanın. Örneğin koronavirüsü açıklarken daha önce geçirdiği gribi hatırlatarak, bunun ondan biraz daha ağır bir grip olduğunu söyleyebilirsiniz. Böylece deneyimlerinden yola çıkarak durumu anlayacak ve endişeye kapılmayacaktır.

Sosyal izolasyonu açıklayın
Çocuğunuza sosyal izolasyonla ilgili mutlaka bilgi verin. Okula, oyun alanlarına neden gidemediğini açıklayın. Bu durumun geçici olduğunu vurgulamayı unutmayın.

Tedbirli olmayı öğretin
Sosyal izolasyonun yanı sıra, koronovirüse karşı aldığınız diğer tedbirleri çocuğunuza da öğretin. Birlikte doğru şekilde elleri yıkama alıştırmaları yapabilir, sağlıklı ve bağışıklık güçlendirici besinleri tanıyabilir, evinizin hijyeni için görev paylaşımı yapabilirsiniz. Böylece çocuğunuz sürece dahil olarak sorumluluk alırken aynı zamanda hastalıklardan korunma konusunda farkındalık geliştirecektir.

Olumlu taraflara odaklanın
Koronavirüsün olumsuz etkileri ile mücadele ederken bunları çocuğunuza yansıtmamaya özen gösterin. Onun yerine hoşuna gidebileceğini düşündüğünüz olumlu noktaları ön plana çıkarın. Örneğin; evde sizinle daha çok vakit geçirebilmesi, fırsat bulamadığınız aktivitelerin yapılabilmesi gibi. Böylece karantina günlerini hem sizin hem de çocuğunuz için bir fırsata çevirebilirsiniz.

Duygusu hakkında konuşmaya teşvik edin
Son olarak çocuğunuzun bu süreçte ne hissettiği, neler düşündüğüyle ilgili düzenli olarak konuşmayı ihmal etmeyin. Akşamları uykudan önce günün nasıl geçtiğiyle ilgili konuşabilir böylece günün kritiğini yaparken neler hissettiğiyle ilgili fikir sahibi olabilirsiniz. Kendi hissettiklerinizden bahsederek ona model olabilir, onun da sizinle konuşması için teşvik edebilirsiniz. Olumsuz geri bildirimlere aşırı tepki vermeyin. Korku, endişe, can sıkıntısı gibi olumsuz duyguları kötülemeyin. Onun yerine bu duyguları hissetmenin de normal olduğunu söyleyerek ona destek olun ve üstesinden gelmek için birlikte çözüm üretmeyi teklif edin.

Pedagog Zeliha Venedik